Makama Oturana Kadar Hızır, Sonrası Hınzır.
- Hakan Kurudere
- 25 Eki 2017
- 3 dakikada okunur

Hızır, Sivas Hafik ilçesinin sofular köyündendir. Köyündeki insanların ve yaşamın bozulması nedeniyle gelip Banaz yerleşir; Pir Sultan Abdal’a kapılanır. Hızır’ın Pir Sultan Abdal’a hizmeti ve müritliği yedi yıl sürer. Yedi yıl sonra Hızır, Pir Sultan Abdal’dan himmet ister. “pirim bana himmet edin, ruhsat verin, büyük adam olayım.” der.
Pir Sultan Abdal da ona “ben sana ruhsatı da himmeti de veririm Hızır.” der. “Ama sen gidipte büyük adam olunca, vezir, paşa olunca gelip beni asarsın.”Böyle der ama duasını eksik etmez. İstanbul'a yolcu eder Hızırı". Hızır İstanbul'da saraya gider ilerler, paşa rütbesi alır ve Sivas valiliği’ne gönderilir. Vali olunca tüm inanıcını, ikrarını unutur. yoksulları ezmeye, onlara zulmetmeye, haram yemeye başlar. hak gözetmez, namus bilmez bir vali olur.
Artık adı Hızır paşa olan Hızır’ın Sivas’ta kara kadı ve sarı kadı adlı iki kadısı vardır. Bu iki kadı da aldıkları rüşvetlerle, haklıları haksız çıkarmakta, adaletsizlikleriyle ünlüdürler. yoksul halkın bu iki kadıdan çekmediği kalmamıştır. Pir Sultan Abdal da iki köpeğine sarı kadı ve kara kadı adlarını vermiştir.
Pir Sultan Abdal köpeklerini kara kadı, sarı kadı diye çağırınca, düşmanları gidip iki kadıya söylerler. adlarının köpeklere verildiğini duyan kadılar, kızıp küplere binerler. hemen Pir Sultan Abdal’ı tutuklatıp Sivas'a, huzurlarına getirirler. köpeklerinin adlarını sorarlar. pir sultan abdal gerçeği yadsımaz. “evet” der. “benim köpeklerimin adı kara kadı ve sarı kadı’dır. Ama onlar sizden daha iyidir.
Çünkü benim köpeklerim haram yemez.”“köpeklerinin haram yemeyeceğini nereden biliyorsun?” diye sorarlar. Pir Sultan Abdal “isterseniz deneyin” diye yanıt verir. Denemeye karar verirler. ilin ileri gelenleri toplanır ve bir kaba haram, bir kaba haram olmayan yemek hazırlarlar. Kapları işaretleyip kadıların huzuruna getirirler.
Kara kadı ve sarı kadı önlerine konan haram yemeği bir güzel yerler. Sonra aynı biçimde köpekler için yemek hazırlanır. Pir Sultan Abdal’ın kara kadısı ile sarı kadısı ise, içinde haram yemek olan kabı bir kez kokladıktan sonra yemeyip haram olmayan yemekten yerler. Böylece ilin ileri gelenleri kadıların haram yediklerini öğrenirler.
Bu olaydan kısa bir üre sonra Sivas valisi Hızır paşa, adı koca başlı kör müftü olan il müftüsünden bir fetva alır. Bu fetvada “şahın adının yasaklandığı, şah diyenlerin dillerinin kesilip öldürülecekleri...” söylenir. Tellallar meydan meydan, sokak sokak gezip bu fetvayı duyururlar. Pir Sultan Abdal bu fetvayı duyunca her gittiği yerde fetvaya karşı çıkar. Nereye gitse şah’ı över. Bunun için ölümü de göze aldığını duyurur.
Muhbirler ve münafıklar, Pir Sultan’ın bu dediklerini hemen Hızır paşa’ya yetiştirirler. “Senin fermanını da müftünün fetvasını da dinlemiyor bu adam” derler. “Her gittiği yerde şah’tan söz ediyor” Hızır paşa’da askerlerini gönderip pir sultan abdal’ı sivas’a getirir. Eski piri’ne saygıda kusur etmez. fetvadan, pir’in demelerinden hiç söz etmez. siniler içinde nefis yemekler sunar piri’ne. ama Pir Sultan yemeklere elini sürmez.
Hızır paşa piri’nin yemeklere elini sürmediğini görünce sorar: “Pirim, yoldan geldin açsındır. ama yemeklere elini sürmedin. Neden?” Pir Sultan eski müridine şunları söyler:“Sen haram yedin. Zina ettin. Yetim malına el attın. Onların ahını aldın. Yoksullara haksızlık ettin. Senin bu haram parayla yaptırdığın yemeklerine ben değil köpeklerim bile ağızlarını sürmezler.” Pir sultan, bunları söyledikten sonra paşa konağının penceresinden Banaz’daki köpeklerine seslenir. Banaz’daki köpekler koşarak gelirler konağa. Sofradaki yemeklere yaklaşırlar ve bir kez kokladıktan sonra da hiç dokunmadan geri çekilirler.
Bunu kendisine hakaret kabul eden ve çok kızan Hızır paşa, Pir Sultan’ı tutuklatıp Sivas’taki Tpprakkale’ye hapsettirir. Ama birkaç gün sonra yaptığından pişman olur. Ne de olsa Pir Sultan onun eski piri’dir Ve çevrede saygı gören, sevilen birisidir. Pir Sultan’ı hapisten çıkartıp huzuruna getirir. Ona bir öneride bulunur.“Pir’im, içinde ‘şah” sözü geçmeyen deme söyle seni bağışlayacağım.” Hızır paşa’nın bu sözleri üzerine Pir Sultan sazını eline alır ve demesini söyler:
“Hızır paşa bizi berdar etmeden Her nereye gitsem yolum dumandır Açılın kapılar şah’a gidelim Bizi böyle kılan ahdi amandır Siyaset günleri gelip tetmeden Zincir boynum sıktı halim yamandır Açılın kapılar şah’a gidelim Açılın kapılar şah’a gidelim
Üstünden hayli bir zaman geçmesine rağmen görüyoruz ki, Siyasetimiz hiç değişmemiş. Koltuklara oturana kadar hak savunucusu görünenler, seçildikten sonra en büyük haksızlığı yapan konumuna geliyor. Güzel birçok söz var bu durumla ilgili ama benim en çok beğendiğim, Bir insanı tanımak istiyorsanız, onu büyük bir mevkiye geçiriniz. sözüdür.
Güç yerinde ve doğru kullanıldığında faydalıdır. Maalesef o gücü eline geçiren insanlar genellikle zorbalıklarıyla anılıyor. Bize de Allah kimseye güç zehirlenmesi yaşatmasın demek kalıyor. Birde o makamlara getiren insanların, yanlışı yapanları bir daha desteklememelerini istemek
Comments